- Katılım
- 28 Nis 2018
- Mesajlar
- 376
1) Bu mübarek geceyi ibadetle geçirmek herkesin kalbinin öleceği yani telaştan kelime-i şehadet okumayı bile unutacağı günde insanın imanını kurtarmasına vesile olur.
Nitekim ‛Amr ibni Osman ibni Kesîr ibni Dînar (Radıyallâhu Anhüm)dan rivayete göre Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim şa‛bânın yarı (on beşinci) gecesi ile iki bayram gecelerini (ibadette) kıyamla geçirirse, kalplerin öldüğü günde onun kalbi ölmez.” (Ahmed ibni Hicâzî, Tuhfetü’l-ihvan, sh:51; Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/143; Ali el-Muttakî, Kenzü’l-ummâl, no:24107, 8/548)
Hadîs-i şerifte geçen “Kıyam”tabirinden, lügat anlamındaki “Ayakta durma” manası kastedilmemiş, ancak ibadet ve taatta geçirme mefhumu murat edilmiştir.
“Kalbi ölmez”ifade-i nevebiyyesine, ulemâ birkaç türlü mana vermiştir.
a) Başka bir hadîs-i şerifte dünya ehlinden “Ölüler”diye bahsedilmesinden yola çıkanlar buraya: “Dünya sevgisiyle kalbi ölmez, bu yüzden hiçbir şey onu âhireti kazanmaya çalışmaktan engelleyemez” manası vermişlerdir.
b) Bazısı ise: “Ne canı çıkarken, ne kabirde, ne de kıyâmette kalbi şaşkınlığa düşüp de imanını kaybetmez” demişlerdir.
Hadîs-i şeriflerde geçen “İhyâ”ve “Kıyam”tabirlerinin ne şekilde yerine getirileceği hususunda âlimler birkaç vecih açıklamışlardır:
a) Kıyamın en üstün şekli namazla olur ki, bu gece kılınacak yüz rekatlık “Salâtü’l-hayr” bunun en üstün şeklini teşkil etmektedir ki bu namaz, bu geceyle alakalı namazlar bahsinde açıklanacaktır.
b) Kur’ân-ı Kerîm tilaveti ki, özellikle Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in her gece okuduğu veya teşvik buyurduğu sûreler okunarak bu gece en mükemmel bir şekilde ihya edilebilir ki bunlar Secde Sûresi, Mülk Sûresi, Yâsîn-i Şerîf, Vâkı‛a Sûresi ve Duhan Sûresi’dir ki bu sûre bu gecenin faziletinden bahsettiği için bu gece okunması çok münasiptir, hadîs-i şerifte bu sûreyi bir gece içinde okuyana yetmiş bin meleğin istiğfar edeceği ve sabaha mağfûren yani affedilmiş halde çıkacağı bildirilmiştir. Ayrıca en azından Haşr Sûresi’nin sonu yani Lev enzelnâ ve Bakara Sûresi’nin sonu yani Âmenerrasûlü asla ihmal edilmemelidir.
Daha başka hangi sûrelerin okunacağı ve her birinin faziletleri “Şa‛bân Risalesi”nin 93-98. sayfalarında mevcuttur, teşvik için o bölümün okunmasında çok faydalar vardır.
2) Bu gece namaz kılmak en faziletli amellerdendir. Nitekim rivayete göre Îsâ(Aleyhisselâm) bir dağda dolaşırken nur gibi parlayan bir kayaya rastladı. Etrafında tavaf ederek hayran olunca Allâh-u Te‛âlâ kendisine:
«يَا عِيسٰى!أَتُحِبُّ أَنْ أُبَيِّنَ لَكَ أَعْجَبَ مِنْ هٰذَا؟»
“Sana bu gördüğünden daha acaibini göstermemi ister misin?” diye vahyetti. O: “Evet!” deyince, o kaya yarılıp elinde bir baston, yanında da bir üzüm asması bulunan bir zat zuhur ederek (karşısına çıkarak): “İşte benim her günkü rızkım budur” dedi.
Îsâ (Aleyhisselâm): “Bu kayanın içinde ne kadar zamandır Allâh-u Te‛âlâ’ya ibâdet etmektesin?” diye sorunca, O zat: “Dört yüz senedir!” diye cevap verdi. Bunun üzerine Îsâ (Aleyhisselâm): “Yâ Rabbi! Bu kulundan daha üstün bir kul yarattığını sanmıyorum” deyince, Allâh-u Te‛âlâ:
«لَوْ أَنَّ رَجُلاً مِنْ أُمَّةِ مُحَمَّدٍ أَدْرَكَ شَهْرَ شَعْبَانَ فَصَلّٰى لَيْلَةَ النِّصْفِ صَلاَةَ الْبَرَائَةِ لَهِيَ أَفْضَلُ عِنْدِي مِنْ عِبَادَةِ عَبْدِي هٰذَا أَرْبَعَمِائَةِ سَنَةٍ.»
“Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve Selem)in ümmetinden bir kişi, şa‛bân ayına kavuşur da yarı gecesinde (iki rekat da olsa)Beraat namazı kılsa, elbette o Benim katımda bu kulumun dört yüz senelik ibâdetinden daha üstündür”buyurdu. İşte o zaman Îsâ(Aleyhisselâm):
«لَيْتَنِي كُنْتُ مِنْ أُمَّةِ مُحَمَّدٍ!»
“Ah ne olaydı ben de Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve Selem)in ümmetinden olaydım” dedi.(Ravdu’l-efkâr, Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/143; Zühretü’r-riyâd, Hobevî, Dürretü’n-nâsihîn, sh:252)
Bu gece kılınacak namazların en mühimi Ali (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen 100 rekatlık namazdır.
Nitekim Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ona şöyle buyurmuştur: “Ey Ali! Her kim şa‛bânın yarı (on beşinci) gecesinde yüz rekat kılar, her rekatta bir Fâtiha ve on İhlâs okursa, ey Ali hangi bir kul bu namazları kılarsa Allâh-u Te‛âlâ onun için o gece istediği her hâceti (isteği)yerine getirir.”
Bunun üzerine: “Yâ Rasûlellâh!Eğer Allâh-u Te‛âlâonu şakî (imansız ölecek bir bedbaht olarak) yazdıysa, sa‛îd (imanlı ölecek bahtiyar) kuluna çevirir mi?” diye sorulunca:“Ey Ali! Beni hakla gönderen Allâh-u Te‛âlâ’ya yemin ederim kiLevh-i Mahfûz’da: ‘Felan oğlu felan şakî olarak yaratıldı ama Allâh-u Te‛âlâ bu hükmü sildi ve onu sa‛îde döndürdü’ diye yazılmıştır” buyurdu.
(Demek ki ezelî ilimde onun tevbe edeceği bilindiğinden, muallak <askıdaki> kazâda yazılan şekāvet silinip, mübrem <değişmeyecek kesin> karardaki saadet hükmü yerini bulur.)
Allâh-u Te‛âlâ bu (namazı kılan) kuluna yetmiş bin melek gönderir ki bir dahaki sene başına kadar onun sevaplarını yazarlar, günahlarını silerler ve derecelerini yükseltirler.
Allâh-u Te‛âlâ ‛Adn cennetlerine yedi yüz yetmiş bin melek gönderir. O melekler onun için şehirler ve köşkler bina ederler, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı, ağaçlar dikerler.
Bu cennetlerin bir benzeri, kullardan hiçbirinin kalbinden bile geçemez ki her bir cennette size tarifte bulunduğum şehirler, köşkler ve ağaçlar doludur. Eğer bu kişi bir dahaki seneye kadar ölürse şehit olarak ölür.
Allâh-u Te‛âlâ ona o gece okuduğu İhlâs Sûresi’nin her bir harfine mukābil yetmiş bin hûrî verir ki her bir hûrînin bir erkek, bir de dişi hizmetçisi bulunur.
Ayrıca ona yetmiş bin ğılman, yetmiş bin vildan(genç köleler, hizmetçiler),yetmiş bin kethudâ(ciddî iş takipçisi) ve yetmiş bin hâcib (kapıcı)verir.O gece İhlâs okuyan herkese, yetmiş şehit sevâbı yazılır. Daha önce kıldığı ve daha sonra kılacağı tüm namazlar kabûl edilir.
Anne babası cehennemde bile olsalar onlara dua ederseonlar da(sağlıklarında) Allâh-u Te‛âlâ’ya hiçbir şeyi şirk koşmamışlarsa, Allâh-u Te‛âlâ onları cehennemden çıkarır da böylece onlar cennete girerler.
Beni hak peygamber gönderen Allâh-u Te‛âlâ’ya yemin ederim ki bu kişi cennetteki makamını Allâh-u Te‛âlâ’nın yarattığı şekliyle görmedikçe yahut ona gösterilmedikçe dünyadan çıkmaz.
Beni hak peygamber gönderene kasem olsun ki Allâh-u Te‛âlâ gece ve gündüzün yirmi dört saatinin her bir saatinde ona yetmiş bin melek gönderir ki ona selam verirler, onunla musâfaha ederler ve Sûr’a üfürülünceye kadar ona dua ederler. Kıyâmet günü en kıymetli ebrar meleklerle haşr olur.
Allâh-u Te‛âlâ yazıcı meleklere: ‘Üzerinden sene geçinceye kadar bu kuluma hiçbir günah yazmayın ve onun için sevaplar yazın’ diye emir buyurur.
Her kim namazı ve âhiret yurdunu niyet ederek bu namazı kılarsa, Allâh-u Te‛âlâ ona o gece kendi katından büyük bir nasip verir.
Allâh-u Te‛âlâ ona rüyasında otuzu kendisini cennetle müjdeleyen, otuzu ona cehennem azâbından eman veren, otuzu onu hata yapmasın diye koruyan, onu da (ondan dünyanın belalarını uzaklaştıran ve)kendisine düşmanlık edenlere tuzak kuran (ve ondan şeytanın hilelerini uzaklaştıran)yüz melek göndermedikçe dünyadan çıkmaz.”(Ğazâlî, İhyâü ulûmi’d-dîn, 1/203; Zebîdî, İthâfü’s sâde, 3/425; Abdülkādir el-Geylanî, el-Ğunye, 1/348-349; İsmâ‛îl Hakkî, Rûhu’l-beyan, 8/403; Muhammed Hakkî, Hazînetü’l-esrâr, sh:68)
İmâm-ı Ğazâlîve Abdülkādir el-Geylânî(Rahimehumellâh)ın beyanlarına göre bu namaz rivayet edilen faziletli namazlardandır. Selef-i sâlihîn bu namazı kılar ve buna: “Salâtü-l hayr (hayır namazı)” ismini verirlerdi ve çoğu kere bu namazı cemaatle kılarlardı.
Hasen-i Basrî(Radıyallâhu Anh)ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in ashabından otuz tanesi bana: ‘Bu gece bu namazı kılana Allâh-u Te‛âlâyetmiş kere nazar(tecellî) buyurur ve her bir nazarıyla yetmiş hâcetini görür ki bunların en ufağı günahlarının bağışlanmasıdır’diye anlattılar.”(Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtü’l-kulûb, 1/62)
Kişi dilerse on rekatta yüz İhlâs’la da bu namazı kılabilir.
Zebîdî(Rahimehullâh)ın beyânı vechile; bu namazdan maksat İhlâs-ı Şerîf’in bin kere okunmasıdır ki bu şekilde eda edilse de yeterli olur.
Zünnûn-u Mısrî Hazretleri’nden rivayet olunduğuna göre: “Beraat gecesi her kim on iki rekat kılar da, Fâtiha’dan sonra elli kere İhlas Sûresi okursa yüz rekatın sevabını alır.” (Muhammed ibni Hatîrüddîn, el-Cevâhiru’l-hams, sh:58-59)
İsmâ‛îl Hakkî(Kuddise Sirruhû)nun Üftâde Efendi(Kuddise Sirruhû)dan nakline göre: “Bu gece, on sekiz bin ve daha fazla âlemde Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Selem)e tüm ilâhî sıfatlar tecellî edince bu nimete şükür için bu namazı kılmıştır.
Ömer ibni Abdilazîz(Radıyallâhu Anh)şa‛bânın yarı gecesi bu namazdan başını kaldırdığında, yanı başında nûru semâya bitişmiş yemyeşil bir kağıt buldu ki onda:
«هٰذِهِ بَرَاىٔةٌ مِنَ الْمَلِكِ الْعَزِيزِ لِعَبْدِهِ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ!»
“İşte bu, Melik-i Azîz’den kulu Ömer ibni Abdilazîz’e cehennemden berat fermânıdır”diye yazıyordu. (İsmâ‛îl Hakkî, Rûhu’l-beyan, 8/402-403)
Bu namaz hakkında rivayet edilen sevapların çokluğuna şaşılmamalıdır. Zira İhlâs-ı Şerif’in faziletine, namaz içinde ve dışında okunmasının bereketine, elli kere, yüz kere ve bin kere tilâvetinin kazandıracağı faziletlere delalet eden birçok hadîs-i şerîf mevcuttur. Bazılarını zikredecek olursak:
Enes ibni Mâlik(Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)şöyle buyurmuştur:“Her kim elli kere İhlâs-ı Şerîf okursa elli senelik günahları silinir.”(Dârimî, Ramûzu’l-ehâdîs, no:5464)
Hazreti Enes(Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen diğer bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)şöyle buyurmuştur: “Bin kere İhlâs okuyan kişi cennetteki mekânını görmedikçe veya makamı kendisine gösterilmedikçe ölmez.”(İbni Asâkir, Zebîdî, İthâfü’s-sâdeti’l-müttakîn, 3/294)
Feyrûz ibni Deylemî(Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)şöyle buyurmuştur: “Namaz içinde veya hâricinde yüz kere İhlâs okuyan kişiye cehennemden Beraat verilir.”(Taberâni, Beğavî, Zebîdî, İthâfü’s-sâdeti’l-müttakîn:3/294)
Yüce Gavsımız Mahmud Efendi Hazretleri bu namazı kılar ve tavsiye buyurur, geceleri kısa olduğu bu gibi mevsimlerde imsağa kadar yetişmezse yarınki Beraat gününde de ikindi namazını kılana kadar tamamlanabileceğini beyan buyurur ki bu da büyük bir kolaylıktır.
Ama bunu gücü yetmeyenler yine Ali ibni EbîTâlib (Radıyallâhu Anh)dan nakledilen şu namazı mutlaka kılsınlar ki kendisi şöyle anlatmıştır:
“Şa‛bânın yarı gecesi Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in kalkıp on dört rekat namaz kıldığını gördüm. Namazdan sonra oturup on dört kere Fâtiha, on dört kere Felak, on dört kere Nas Sûrelerini, bir kere de Tevbe Sûresi’nin son iki âyet-i kerîmesini:
﴿لَقَدْ جَائَكُمْ رَسُولٌ مِنْ أَنْفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَحِيمٌ +فَإِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ حَسْبِيَ اللّٰهُ لَا إِلٰهَ إِلَّا هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ﴾
‘(Ey insanlar!) Andolsun ki elbette muhakkak size (meleklerden ve cinlerden değil de, anlaşıp uymanız kolay olsun diye) kendi nefislerinizden (sizin gibi bir beşer) olan pek değerli bir Rasûl gelmiştir ki, sıkıntıya uğramanız ona çok ağırdır, siz(in iman etmenize ve tüm işlerinizin yoluna girmesin)e karşı harîstir (çok düşkündür)ve inananlara karşı çok esirgeyicidir, pek merhametlidir(acıyıcıdır)!
(Habîbim! Sen kendileri hakkında bu kadar büyük bir nimetken) eğer (hâlâ) onlar (sana iman etmekten) yüz çevirirlerse, sen: ‘(Sizin inkâr ve eziyetlerinize karşı) bana kâfî gelecek (yetecek)ancak Allâh’tır! O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur!
Ben (O’ndan gayri kimseye umut bağlamam ve kimseden korkmam, zira ben) ancak O’na tevekkül ettim. O (azametini Allâh-u Te’âlâ’dan başka kimsenin bilemeyeceği kadar) çok büyük olan Arş’ın Rabbi de ancak O’dur!’ de’(Tevbe Sûresi:128-129)âyet-i kerîmelerini okudu.
Okumasını bitirince kendisine, yaptığını gördüğüm amelinden sordum, bunun üzerine Rasûlüllâh(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem):‘Her kim benim yaptığımı yaparsa, kendisi için yirmi makbul hac ve yirmi sene makbul oruç sevâbı verilir. Eğer o gün oruca niyet sabahlarsa, geçmiş ve gelecek birer sene olmak üzere iki senenin orucu gibi olur’ buyurdular.”(Beyhakî, Şu‛abu’l-îmân, no:3559, 5/366; Cûzekānî, Süyûtî, el-Le’âli’l-masnû‛a, 2/60; ed-Dürrü’l-Mensûr, 13/ 260-261; Zebîdî, İthâfü’s-sâdeti’l-müttakîn, 3/426)
Farkındaysanız bu namazda okunacak sûreler tayin edilmemiştir. O zaman size bir uyanıklık öğreteyim, yüz rekatı kılamayan bâri bu 14 rekatı kılsın, peşine okunacakları okusun, 100 rekatı kılanlar da 14 rekatı bitirdiklerinde bu okunacakları okuyarak bu faziletleri kazansınlar, sonra 100 rekata devam etsinler. Bunu da yapamayanlar bâri her rekatta 10 İhlâs okuyarak 12 rekat kılsınlar, böyle kılanların da ömrüne bereket verilir, günahları mağfiret olunur. Onu da yapamayanlara Rabbim şifa âfiyet versin, niyetlerine göre muamele eylesin. Âmîn! Gücü olduğu halde kılmayanlara ise Rabbim akıl fikir ihsân etsin. Âmîn!
3) Bu mübarek gece ibadette çok gayretli olunması, özellikle secdede dualar yapılması sünnet olan bir gecedir. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)bu gece böyle yapmış, âilesine de bunu emretmiştir.
Rivayete göre; Cibrîl(Aleyhisselâm)Nebî(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)e inerek:
«يَا مُحَمَّدُ!اِجْتَهِدْ فِيِ هٰذِهِ اللَّيْلَةِ فَإِنَّ فِيهَا تُقْضَى الْحَاجَةُ.»
“Yâ Muhammed! Bu gece duaya çok çalış, zira hâcetler gerçekten bu gece görülecektir”buyurmuştur.
Bu yüzden Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)o geceyi sabaha kadar secdede dualarla geçirmiştir. (el-İknâ‛, Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/143)
Âişe(Radıyallâhu Anhâ)şöyle anlatmıştır: “Bir gece Nebî(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in yanında uyuyordum. Uyandığımda onu yanımda bulamayınca hayrete düştüm ve benim nöbetimde başka bir eşine gitmiş olabileceğini düşünerek kendisini onların odalarında aradımsa da bulamadım.
Sonra Fâtıma(Radıyallâhu Anhâ)nın evine gelip kapıyı vurdum: “Kim o?” denince: “Ben Âişe! Gecenin bu saati buraya Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)i aramaya geldim” dedim.
O zaman Ali, Hasen, Hüseynve Fâtıma(Radıyallâhu Anhüm)ile birlikte onu aramaya çıktık. “Nerede arayalım?” dedim. “Mescitte arayalım” dediler.
Orada bulamayınca Ali(Radıyallâhu Anh): “Nebî(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)ancak Bekî‛u’l-Ğarkad (denen Medîne mezarlığın)a gitmiştir” dedi.
Oraya gittiğimizde makberden bir nur yükseldiğini görünce Ali(Radıyallâhu Anh): “Bu Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in nûrundan başkası değildir” dedi.
Yanına vardığımızda onu secdede, kimsenin farkında olmaz bir halde ağlayarak:‘Onlara azap edecek olursan(bu Senin hakkın), çünkü onlar Senin kulların. Kendilerini bağışlayacak olursan da, şüphesiz ki Sen, ancak Sen Azîz’sin, Hakîm’sin”diyordu.
Fâtıma(Radıyallâhu Anhâ)onu bu halde görünce başında durup mübârek başını yerden kaldırarak: ‘Babacığım! Ne oldu sana, bir düşman mı saldırdı yoksa bir vahiy mi indi?’ diye sorunca: ‘Ey Fâtıma! Ne düşman geldi, ne de vahiy indi. Ancak bu gece berâat gecesidir. Allâh-u Te‛âlâ’dan taleplerde bulunuyorum’buyurdu.
Sonra: ‘Ey Âişe! Kıyâmet kopsa ben yine secdede olurum, Rabbimden isteklerde bulunurum ve şefaata çalışırım’buyurmasının ardından: ‘Eğer benim rızamı arıyorsanız secde yapın, dua ve yalvarışla bana yardımcı olun. Ey Ali! Sen de secde yap, insanları da çağır. Ey Fâtıma ve ey Âişe! Siz de secde yapın, çocukları da arayı(p onlara da secde ve dua yaptırı)n’buyurdu. Böylece hepsi de sabaha kadar, secdelerde ağlayıp sızladılar.”
Ey kardeşler! Bu rivayeti duyan bizler yalvarıp yakarmaya daha muhtacız, zira bizim günahlarımız haddinden aşkındır. Onlar bizim için ağlarken bizim kendimize ağlamamız ve bu mübârek gecede hem kendimiz, hem âilemiz, hem de tüm İslam ümmeti için dualarla sabahlamamız daha ziyade yakışır. (Ravzatü’l-ulemâ, Hobevî, Dürretü’n-nâsihîn, sh:251-252)
Birçok hadîs-i şerifte kulun Rabbine mânen en yakın olduğu yer olarak secde hali gösterilmiş ve o durumda çok dua yapılması tavsiye edilmiştir.
Dolayısıyla Beraat gecesi gibi bir yıllık o- layların belirleneceği bir gecede Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in o gece secdede yaptığı duaları, özellikle de içlerinden Cibrîl (Aleyhisselâm)ın secdede tekrarlanmasını emrettiği duayı öğrenip secdede yapmak, öldürülmüş bir sünneti ihyâya vaad edilen yüz şehit sevâbını kazandıracağı gibi, o gece yapılacak tüm duaların kabulüne de vesile olacaktır.
4) Ben hepinizi Allâh için çok seviyorum, onun için bir sene daha kazasız, belasız, sıhhat-ü âfiyetle yaşamanız, çoluğunuzla çocuğunuzla tam bir emn-ü emân içerisinde, Allâh-u Te‛âlâ’nın teminatı altında hayat sürelim için ben de siz de bu mübarek gecede mutlaka şu vazifeyi yapalım; 6 rekat kılıp, 3 Yâsin-i Şerîf okuyup, peşine vârid olan mühim bir duayı da 10 kere okuyalım.
Fakat bunun bir tarifi vardır, evliyâullâh bunu beyan etmiştir, şimdi o tarifi yazayım, iyi dinleyin, amel edin, ancak akşamdan sonra kılınacak namaz yatsıdan sonra da kılınabilir. 10 kere okunacak duayı Arapça bilmeyen Türkçe manasıyla da okuyabilir.
İmâm-ı ZebîdîveŞeyh Ahmed Dîrebî gibi birçok âlim ve fâzıl meşâyıh (Kaddesallâhu Esrârahüm) hazarâtı bu gecenin ihyâsı hakkında şu beyanda bulunmuşlardır:Allâhdostları içersinde halefin seleften tevârüs (verâset yoluyla nakl)ettiğine göre;
Her kim Beraat gecesi şu sayılanları yaparsa, o gece yaptığı bütün istekler kendisine verilerek murâdı hâsıl olur:
a)Akşam namazından sonra her rekatta bir Fâtiha ve altı İhlas Sûresi okuyarak altı rekat kılar,
b)Her iki rekatın selâmından sonra birer Yâsîn-i Şerîf okur,
Birincisinde ömrüne berekete niyet eder.
İkincisinde rızkına bereket ve belâları def etmeye niyet eder.
Üçüncüsünde ise insanlardan istiğnâ (muhtaç olmama) ve husn-ü hâtime (imanla biten güzel bir sona erişme)ye niyet eder.
c) En sonunda “Beraat gecesi duası” diye meşhur olan şu duayı on kere okur.
Bu duanın metni ve manası “Şa‛ban Risalesi”nin 172-175. sayfalarında zikredilmiştir, bunu mecbûren kitaptan okuyun, burada yazsam da aklınızda kalmaz.
Siz değerli cemaatimizin bir dahaki seneye kadar hayırlı uzun ömür ile yaşamanıza ve bütün sıkıntılardan, hastalıklardan ve şerli yazılardan korunmanıza çok önem veren bu fakir, bir gece uyuyup da bir sene boyu ağlamamanız için bu duayı, namazı ve sûresini mutlaka okumanızı tavsiye ediyoruz. Ayrıca duanızın kabulü için gerekli olan, ileride zikredeceğim şartları gözetmenizi önemle vasiyet ediyorum.
Beraat gecesinde yapılacak Abdülkādir-i Geylânî (Kuddise Sirruhû)gibi büyük velilere âit diğer bazı dualar “Şa‛bân Risalesi”nin 176-186. sayfalarında zikredilmiştir. Arapça bilmeyenler manalarını okuyabilir.
Çok muhteşem dualar, böyle gece bir daha bulunmaz, aman çok dua edelim ama duadan önce sağlam bir tevbe, varsa kul haklarını iâde, helal yemek, doğru konuşmak, Mevlâ Te‛âlâ’ya tam bir himmetle yönelmek, kalbin huzurunu temin etmek, kalp yumuşaklığını tahsil etmek, Allâh-u Te‛âlâ’ya karşı tam bir huşû, saygı ve boyun kırıklığı arz etmek gibi vazifelerimizi yerine getirelim ki kabul eserini görelim yoksa kabahati bu rivayetlere buluruz oysa esas kabahat bizdedir, ön hazırlık yapılmadan yapılan dualar reddedilir, biz polisin, savcının, hakimin, valinin huzuruna arz-u hal vermiyoruz, bütün padişahları bir damla sudan yaratanın huzurunda bulunuyoruz, hâcetlerimizi o yüce kapıya arz ediyoruz. Ona göre önce kendimize çeki düzen vermeli ve geride zikrettiğim vasıfları takınarak müracaat etmeliyiz ki kabûle şâyan olalım.
Duanın kabul edilmesi için gözetilmesi gereken şartlar, rukünler, vakitler, sebepler ve edeplerle ilgili mâlûmât “Şa‛bân Risalesi”nin 187-190. sayfalarında madde madde belirtilmiştir. Anahtarı bulmadan kapıyı açamayız, göreyim sizi edeplere riâyet edelim!
Rabbim bizi bütün kabul şartlarını yerine getirerek dualar yapabilmeye ve âcilen kabul eserlerini görebilmeye muvaffak eyleye! Âmîn yâ Rabbe’l-âlemîn! Âmîn!
5) Bu mübârek gecede dua ve istiğfar çok yapılmalıdır. Özellikle de erkek ve kadın müminler için mağfiret talep edilmelidir. Nitekim hadîs-i şerifte: “İnanan erkek ve kadınlar için istiğfar edenlere, her erkek ve kadın mümin sayısınca hasene ve sevap yazılır” buyrulmuştur. (Taberânî, Nebhânî, el-Fethu’l-kebîr, no:11403, 2/382)
Bâ husus ölüler unutulmamalıdır. Nitekim İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)danşöyle rivayet edilmiştir: “Bayram günleri, cuma günleri, âşûrâ günleri ve Beraat geceleri ölülerin ruhları kabirlerinden çıkarak evlerinin kapılarına gelirler ve: ‘Bizi hatırlayan biri var mı acaba? Bize rahmet okuyan kim var acaba? Bizim garipliğimizi aklına getiren de bulunur mu acaba?
Ey bizim evlerimize yerleşip içindekilerle geçinenler ve geniş odalarımızda ikāmet edenler! Biz ise en dar mezarlardayız. Bizim amel defterlerimiz dürülmüş, sizinkiler ise açıktır. Artık bizim yalnızlığımızı ve ihtiyacımızı düşünmeniz gerekmez mi?!’ derler.”(Zendûsî, Ravzatü’l-ulemâ, Risâle fi fedâili’l-eyyâmi’l-mübâreke, Reîsü’l-küttâb Mustafa Efendi, no:1166, vr:57)
Gerçekten ölülerimiz denize düşmüş “İmdat” diye bağıran biri gibi bizden hediye beklemektedir. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem):
«مَا الْمَيِّتُ إِلَّا كَالْغَرِيقِ الْمُتَغَوِّثِ يَنْتَظِرُ دَعْوَةً تَلْحَقُهُ مِنْ أَبٍ أَوْ أُمٍّ أَوْ أَخٍ أَوْ صَدِيقٍ، فَإِذَا لَحِقَتْهُ كَانَ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا فِيهَا، وَإِنَّ اللّٰهَ تَعَالٰى لَيُدْخِلُ عَلٰى أَهْلِ الْقُبُورِ مِنْ دُعَاءِ أَهْلِ الْاَرْضِ أَمْثَالَ الْجِبَالِ مِنَ الرَّحْمَةِ.»
“Ölü biri denize düşüp ‘İmdat’ diye bağıran boğulmaklık kişi gibidir. Babadan, anadan, kardeşten yahut bir dosttan gelecek bir dua bekler. Kendisine bir dua ulaşınca ona dünya ve içindekilerden daha sevgili olur. Şüphesiz Allâh-u Te‛âlâdirilerin dualarından ölülere dağlar gibi rahmetler ulaştırır”buyuruyor. (Beyhakî, Şu‛abü’l-îmân, no:9295, 7/16)
Ne olur geçmişlerimizi unutmayalım, anneme de çok dua edin, henüz Berzah âleminde yeni, Rabbim ona ünsiyet versin, seyyiâtını hasenâta tebdil eylesin, makamını cennet eylesin. Âmîn!
Geçen gün annemi ilk olarak rüyamda gördüm, beyazlar giyinmişti, bembeyaz libaslar içindeydi, sağ koluna yaslandım, süt pişiriyordu, süt ocak üzerine taştı. Hayra yordum, çünkü Mîrac dersinde zikredildiği üzere süt Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in fıtratı olan ilmi ve hilmi temsil etmektedir, taşması da bu vasıfların bolluğuna delalet eder. Rabbim mübarek eylesin.
Geçen hafta İbrahim Efendi bir rüya anlattı, iyi ki annem bana hurma vermemiş, çünkü ölüden bir şey almak iyiye yorulmaz, sonra ben de zaten bunaldım yanına gideyim istiyordum ama henüz vakit gelmemiş demek.
«اَللّٰهُمَّ أَحْيِنَا مَا كَانَتِ الْحَيَاةُ خَيْرًا لَنَا وَتَوَفَّنَا إِذَا كَانَتِ الْوَفَاةُ خَيْرًا لَنَا،
اَللّٰهُمَّ اجْعَلِ الْحَيَاةَ زِيَادَةً لِي فِي كُلِّ خَيْرٍ وَاجْعَلِ الْمَوْتَ رَاحَةً لِي مِنْ كُلِّ شَرٍّ.»
Rabbim şu mübarek gece hürmetine cümlemizi ve sevdiklerimizi hayat bizim için hayırlı oldukça yaşatsın, ölüm bize hayırlı olduğunda da öldürsün. Rabbim hayatımız bizim için hayırları artırmamıza vesile eylesin, ölümümüzü de bütün şerlerden kurtuluş yapsın. Âmîn!
6)Bu mübarek gece zaten kısa, neye yetecek?! Ama biz gayret edelim ,hiç konuşmaya vaktimiz yok, hemen işe koyulalım, bu gece Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e salevât-ı şerîfe okumayı ihmal etmeyelim.
Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in bu konuda şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Beni hak Peygamber olarak gönderen Zât’a yemin olsun ki!Bu gece bana salevât okuyana tüm nebîlerin, rasüllerin, meleklerin ve insanların sevâbı ihsan edilir.” (Mişkâtü’l-envâr, el-Hobevî, Dürretü’n-nâsihîn, sh:250)
Bazı meşâyıhtan nakledildiğine göre: “Beraat gecesi şu salevâtı yüz kere okuyan kişi Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i rüyasında görme şerefine, dolayısıyla şefaatine nâil olur.” (Mültekadât, Enîsü’l-celîs hâmişi, sh:204)
Okunacak salât sîğası kısadır, metni “Şa‛bân Risalesi”nin 192. sayfasındadır. Rabbim vakitlerimize bereketler ihsan eylesin. Âmîn!
Nitekim ‛Amr ibni Osman ibni Kesîr ibni Dînar (Radıyallâhu Anhüm)dan rivayete göre Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim şa‛bânın yarı (on beşinci) gecesi ile iki bayram gecelerini (ibadette) kıyamla geçirirse, kalplerin öldüğü günde onun kalbi ölmez.” (Ahmed ibni Hicâzî, Tuhfetü’l-ihvan, sh:51; Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/143; Ali el-Muttakî, Kenzü’l-ummâl, no:24107, 8/548)
Hadîs-i şerifte geçen “Kıyam”tabirinden, lügat anlamındaki “Ayakta durma” manası kastedilmemiş, ancak ibadet ve taatta geçirme mefhumu murat edilmiştir.
“Kalbi ölmez”ifade-i nevebiyyesine, ulemâ birkaç türlü mana vermiştir.
a) Başka bir hadîs-i şerifte dünya ehlinden “Ölüler”diye bahsedilmesinden yola çıkanlar buraya: “Dünya sevgisiyle kalbi ölmez, bu yüzden hiçbir şey onu âhireti kazanmaya çalışmaktan engelleyemez” manası vermişlerdir.
b) Bazısı ise: “Ne canı çıkarken, ne kabirde, ne de kıyâmette kalbi şaşkınlığa düşüp de imanını kaybetmez” demişlerdir.
Hadîs-i şeriflerde geçen “İhyâ”ve “Kıyam”tabirlerinin ne şekilde yerine getirileceği hususunda âlimler birkaç vecih açıklamışlardır:
a) Kıyamın en üstün şekli namazla olur ki, bu gece kılınacak yüz rekatlık “Salâtü’l-hayr” bunun en üstün şeklini teşkil etmektedir ki bu namaz, bu geceyle alakalı namazlar bahsinde açıklanacaktır.
b) Kur’ân-ı Kerîm tilaveti ki, özellikle Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in her gece okuduğu veya teşvik buyurduğu sûreler okunarak bu gece en mükemmel bir şekilde ihya edilebilir ki bunlar Secde Sûresi, Mülk Sûresi, Yâsîn-i Şerîf, Vâkı‛a Sûresi ve Duhan Sûresi’dir ki bu sûre bu gecenin faziletinden bahsettiği için bu gece okunması çok münasiptir, hadîs-i şerifte bu sûreyi bir gece içinde okuyana yetmiş bin meleğin istiğfar edeceği ve sabaha mağfûren yani affedilmiş halde çıkacağı bildirilmiştir. Ayrıca en azından Haşr Sûresi’nin sonu yani Lev enzelnâ ve Bakara Sûresi’nin sonu yani Âmenerrasûlü asla ihmal edilmemelidir.
Daha başka hangi sûrelerin okunacağı ve her birinin faziletleri “Şa‛bân Risalesi”nin 93-98. sayfalarında mevcuttur, teşvik için o bölümün okunmasında çok faydalar vardır.
2) Bu gece namaz kılmak en faziletli amellerdendir. Nitekim rivayete göre Îsâ(Aleyhisselâm) bir dağda dolaşırken nur gibi parlayan bir kayaya rastladı. Etrafında tavaf ederek hayran olunca Allâh-u Te‛âlâ kendisine:
«يَا عِيسٰى!أَتُحِبُّ أَنْ أُبَيِّنَ لَكَ أَعْجَبَ مِنْ هٰذَا؟»
“Sana bu gördüğünden daha acaibini göstermemi ister misin?” diye vahyetti. O: “Evet!” deyince, o kaya yarılıp elinde bir baston, yanında da bir üzüm asması bulunan bir zat zuhur ederek (karşısına çıkarak): “İşte benim her günkü rızkım budur” dedi.
Îsâ (Aleyhisselâm): “Bu kayanın içinde ne kadar zamandır Allâh-u Te‛âlâ’ya ibâdet etmektesin?” diye sorunca, O zat: “Dört yüz senedir!” diye cevap verdi. Bunun üzerine Îsâ (Aleyhisselâm): “Yâ Rabbi! Bu kulundan daha üstün bir kul yarattığını sanmıyorum” deyince, Allâh-u Te‛âlâ:
«لَوْ أَنَّ رَجُلاً مِنْ أُمَّةِ مُحَمَّدٍ أَدْرَكَ شَهْرَ شَعْبَانَ فَصَلّٰى لَيْلَةَ النِّصْفِ صَلاَةَ الْبَرَائَةِ لَهِيَ أَفْضَلُ عِنْدِي مِنْ عِبَادَةِ عَبْدِي هٰذَا أَرْبَعَمِائَةِ سَنَةٍ.»
“Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve Selem)in ümmetinden bir kişi, şa‛bân ayına kavuşur da yarı gecesinde (iki rekat da olsa)Beraat namazı kılsa, elbette o Benim katımda bu kulumun dört yüz senelik ibâdetinden daha üstündür”buyurdu. İşte o zaman Îsâ(Aleyhisselâm):
«لَيْتَنِي كُنْتُ مِنْ أُمَّةِ مُحَمَّدٍ!»
“Ah ne olaydı ben de Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve Selem)in ümmetinden olaydım” dedi.(Ravdu’l-efkâr, Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/143; Zühretü’r-riyâd, Hobevî, Dürretü’n-nâsihîn, sh:252)
Bu gece kılınacak namazların en mühimi Ali (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen 100 rekatlık namazdır.
Nitekim Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ona şöyle buyurmuştur: “Ey Ali! Her kim şa‛bânın yarı (on beşinci) gecesinde yüz rekat kılar, her rekatta bir Fâtiha ve on İhlâs okursa, ey Ali hangi bir kul bu namazları kılarsa Allâh-u Te‛âlâ onun için o gece istediği her hâceti (isteği)yerine getirir.”
Bunun üzerine: “Yâ Rasûlellâh!Eğer Allâh-u Te‛âlâonu şakî (imansız ölecek bir bedbaht olarak) yazdıysa, sa‛îd (imanlı ölecek bahtiyar) kuluna çevirir mi?” diye sorulunca:“Ey Ali! Beni hakla gönderen Allâh-u Te‛âlâ’ya yemin ederim kiLevh-i Mahfûz’da: ‘Felan oğlu felan şakî olarak yaratıldı ama Allâh-u Te‛âlâ bu hükmü sildi ve onu sa‛îde döndürdü’ diye yazılmıştır” buyurdu.
(Demek ki ezelî ilimde onun tevbe edeceği bilindiğinden, muallak <askıdaki> kazâda yazılan şekāvet silinip, mübrem <değişmeyecek kesin> karardaki saadet hükmü yerini bulur.)
Allâh-u Te‛âlâ bu (namazı kılan) kuluna yetmiş bin melek gönderir ki bir dahaki sene başına kadar onun sevaplarını yazarlar, günahlarını silerler ve derecelerini yükseltirler.
Allâh-u Te‛âlâ ‛Adn cennetlerine yedi yüz yetmiş bin melek gönderir. O melekler onun için şehirler ve köşkler bina ederler, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı, ağaçlar dikerler.
Bu cennetlerin bir benzeri, kullardan hiçbirinin kalbinden bile geçemez ki her bir cennette size tarifte bulunduğum şehirler, köşkler ve ağaçlar doludur. Eğer bu kişi bir dahaki seneye kadar ölürse şehit olarak ölür.
Allâh-u Te‛âlâ ona o gece okuduğu İhlâs Sûresi’nin her bir harfine mukābil yetmiş bin hûrî verir ki her bir hûrînin bir erkek, bir de dişi hizmetçisi bulunur.
Ayrıca ona yetmiş bin ğılman, yetmiş bin vildan(genç köleler, hizmetçiler),yetmiş bin kethudâ(ciddî iş takipçisi) ve yetmiş bin hâcib (kapıcı)verir.O gece İhlâs okuyan herkese, yetmiş şehit sevâbı yazılır. Daha önce kıldığı ve daha sonra kılacağı tüm namazlar kabûl edilir.
Anne babası cehennemde bile olsalar onlara dua ederseonlar da(sağlıklarında) Allâh-u Te‛âlâ’ya hiçbir şeyi şirk koşmamışlarsa, Allâh-u Te‛âlâ onları cehennemden çıkarır da böylece onlar cennete girerler.
Beni hak peygamber gönderen Allâh-u Te‛âlâ’ya yemin ederim ki bu kişi cennetteki makamını Allâh-u Te‛âlâ’nın yarattığı şekliyle görmedikçe yahut ona gösterilmedikçe dünyadan çıkmaz.
Beni hak peygamber gönderene kasem olsun ki Allâh-u Te‛âlâ gece ve gündüzün yirmi dört saatinin her bir saatinde ona yetmiş bin melek gönderir ki ona selam verirler, onunla musâfaha ederler ve Sûr’a üfürülünceye kadar ona dua ederler. Kıyâmet günü en kıymetli ebrar meleklerle haşr olur.
Allâh-u Te‛âlâ yazıcı meleklere: ‘Üzerinden sene geçinceye kadar bu kuluma hiçbir günah yazmayın ve onun için sevaplar yazın’ diye emir buyurur.
Her kim namazı ve âhiret yurdunu niyet ederek bu namazı kılarsa, Allâh-u Te‛âlâ ona o gece kendi katından büyük bir nasip verir.
Allâh-u Te‛âlâ ona rüyasında otuzu kendisini cennetle müjdeleyen, otuzu ona cehennem azâbından eman veren, otuzu onu hata yapmasın diye koruyan, onu da (ondan dünyanın belalarını uzaklaştıran ve)kendisine düşmanlık edenlere tuzak kuran (ve ondan şeytanın hilelerini uzaklaştıran)yüz melek göndermedikçe dünyadan çıkmaz.”(Ğazâlî, İhyâü ulûmi’d-dîn, 1/203; Zebîdî, İthâfü’s sâde, 3/425; Abdülkādir el-Geylanî, el-Ğunye, 1/348-349; İsmâ‛îl Hakkî, Rûhu’l-beyan, 8/403; Muhammed Hakkî, Hazînetü’l-esrâr, sh:68)
İmâm-ı Ğazâlîve Abdülkādir el-Geylânî(Rahimehumellâh)ın beyanlarına göre bu namaz rivayet edilen faziletli namazlardandır. Selef-i sâlihîn bu namazı kılar ve buna: “Salâtü-l hayr (hayır namazı)” ismini verirlerdi ve çoğu kere bu namazı cemaatle kılarlardı.
Hasen-i Basrî(Radıyallâhu Anh)ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in ashabından otuz tanesi bana: ‘Bu gece bu namazı kılana Allâh-u Te‛âlâyetmiş kere nazar(tecellî) buyurur ve her bir nazarıyla yetmiş hâcetini görür ki bunların en ufağı günahlarının bağışlanmasıdır’diye anlattılar.”(Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtü’l-kulûb, 1/62)
Kişi dilerse on rekatta yüz İhlâs’la da bu namazı kılabilir.
Zebîdî(Rahimehullâh)ın beyânı vechile; bu namazdan maksat İhlâs-ı Şerîf’in bin kere okunmasıdır ki bu şekilde eda edilse de yeterli olur.
Zünnûn-u Mısrî Hazretleri’nden rivayet olunduğuna göre: “Beraat gecesi her kim on iki rekat kılar da, Fâtiha’dan sonra elli kere İhlas Sûresi okursa yüz rekatın sevabını alır.” (Muhammed ibni Hatîrüddîn, el-Cevâhiru’l-hams, sh:58-59)
İsmâ‛îl Hakkî(Kuddise Sirruhû)nun Üftâde Efendi(Kuddise Sirruhû)dan nakline göre: “Bu gece, on sekiz bin ve daha fazla âlemde Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Selem)e tüm ilâhî sıfatlar tecellî edince bu nimete şükür için bu namazı kılmıştır.
Ömer ibni Abdilazîz(Radıyallâhu Anh)şa‛bânın yarı gecesi bu namazdan başını kaldırdığında, yanı başında nûru semâya bitişmiş yemyeşil bir kağıt buldu ki onda:
«هٰذِهِ بَرَاىٔةٌ مِنَ الْمَلِكِ الْعَزِيزِ لِعَبْدِهِ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ!»
“İşte bu, Melik-i Azîz’den kulu Ömer ibni Abdilazîz’e cehennemden berat fermânıdır”diye yazıyordu. (İsmâ‛îl Hakkî, Rûhu’l-beyan, 8/402-403)
Bu namaz hakkında rivayet edilen sevapların çokluğuna şaşılmamalıdır. Zira İhlâs-ı Şerif’in faziletine, namaz içinde ve dışında okunmasının bereketine, elli kere, yüz kere ve bin kere tilâvetinin kazandıracağı faziletlere delalet eden birçok hadîs-i şerîf mevcuttur. Bazılarını zikredecek olursak:
Enes ibni Mâlik(Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)şöyle buyurmuştur:“Her kim elli kere İhlâs-ı Şerîf okursa elli senelik günahları silinir.”(Dârimî, Ramûzu’l-ehâdîs, no:5464)
Hazreti Enes(Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen diğer bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)şöyle buyurmuştur: “Bin kere İhlâs okuyan kişi cennetteki mekânını görmedikçe veya makamı kendisine gösterilmedikçe ölmez.”(İbni Asâkir, Zebîdî, İthâfü’s-sâdeti’l-müttakîn, 3/294)
Feyrûz ibni Deylemî(Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)şöyle buyurmuştur: “Namaz içinde veya hâricinde yüz kere İhlâs okuyan kişiye cehennemden Beraat verilir.”(Taberâni, Beğavî, Zebîdî, İthâfü’s-sâdeti’l-müttakîn:3/294)
Yüce Gavsımız Mahmud Efendi Hazretleri bu namazı kılar ve tavsiye buyurur, geceleri kısa olduğu bu gibi mevsimlerde imsağa kadar yetişmezse yarınki Beraat gününde de ikindi namazını kılana kadar tamamlanabileceğini beyan buyurur ki bu da büyük bir kolaylıktır.
Ama bunu gücü yetmeyenler yine Ali ibni EbîTâlib (Radıyallâhu Anh)dan nakledilen şu namazı mutlaka kılsınlar ki kendisi şöyle anlatmıştır:
“Şa‛bânın yarı gecesi Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in kalkıp on dört rekat namaz kıldığını gördüm. Namazdan sonra oturup on dört kere Fâtiha, on dört kere Felak, on dört kere Nas Sûrelerini, bir kere de Tevbe Sûresi’nin son iki âyet-i kerîmesini:
﴿لَقَدْ جَائَكُمْ رَسُولٌ مِنْ أَنْفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَحِيمٌ +فَإِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ حَسْبِيَ اللّٰهُ لَا إِلٰهَ إِلَّا هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ﴾
‘(Ey insanlar!) Andolsun ki elbette muhakkak size (meleklerden ve cinlerden değil de, anlaşıp uymanız kolay olsun diye) kendi nefislerinizden (sizin gibi bir beşer) olan pek değerli bir Rasûl gelmiştir ki, sıkıntıya uğramanız ona çok ağırdır, siz(in iman etmenize ve tüm işlerinizin yoluna girmesin)e karşı harîstir (çok düşkündür)ve inananlara karşı çok esirgeyicidir, pek merhametlidir(acıyıcıdır)!
(Habîbim! Sen kendileri hakkında bu kadar büyük bir nimetken) eğer (hâlâ) onlar (sana iman etmekten) yüz çevirirlerse, sen: ‘(Sizin inkâr ve eziyetlerinize karşı) bana kâfî gelecek (yetecek)ancak Allâh’tır! O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur!
Ben (O’ndan gayri kimseye umut bağlamam ve kimseden korkmam, zira ben) ancak O’na tevekkül ettim. O (azametini Allâh-u Te’âlâ’dan başka kimsenin bilemeyeceği kadar) çok büyük olan Arş’ın Rabbi de ancak O’dur!’ de’(Tevbe Sûresi:128-129)âyet-i kerîmelerini okudu.
Okumasını bitirince kendisine, yaptığını gördüğüm amelinden sordum, bunun üzerine Rasûlüllâh(Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem):‘Her kim benim yaptığımı yaparsa, kendisi için yirmi makbul hac ve yirmi sene makbul oruç sevâbı verilir. Eğer o gün oruca niyet sabahlarsa, geçmiş ve gelecek birer sene olmak üzere iki senenin orucu gibi olur’ buyurdular.”(Beyhakî, Şu‛abu’l-îmân, no:3559, 5/366; Cûzekānî, Süyûtî, el-Le’âli’l-masnû‛a, 2/60; ed-Dürrü’l-Mensûr, 13/ 260-261; Zebîdî, İthâfü’s-sâdeti’l-müttakîn, 3/426)
Farkındaysanız bu namazda okunacak sûreler tayin edilmemiştir. O zaman size bir uyanıklık öğreteyim, yüz rekatı kılamayan bâri bu 14 rekatı kılsın, peşine okunacakları okusun, 100 rekatı kılanlar da 14 rekatı bitirdiklerinde bu okunacakları okuyarak bu faziletleri kazansınlar, sonra 100 rekata devam etsinler. Bunu da yapamayanlar bâri her rekatta 10 İhlâs okuyarak 12 rekat kılsınlar, böyle kılanların da ömrüne bereket verilir, günahları mağfiret olunur. Onu da yapamayanlara Rabbim şifa âfiyet versin, niyetlerine göre muamele eylesin. Âmîn! Gücü olduğu halde kılmayanlara ise Rabbim akıl fikir ihsân etsin. Âmîn!
3) Bu mübarek gece ibadette çok gayretli olunması, özellikle secdede dualar yapılması sünnet olan bir gecedir. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)bu gece böyle yapmış, âilesine de bunu emretmiştir.
Rivayete göre; Cibrîl(Aleyhisselâm)Nebî(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)e inerek:
«يَا مُحَمَّدُ!اِجْتَهِدْ فِيِ هٰذِهِ اللَّيْلَةِ فَإِنَّ فِيهَا تُقْضَى الْحَاجَةُ.»
“Yâ Muhammed! Bu gece duaya çok çalış, zira hâcetler gerçekten bu gece görülecektir”buyurmuştur.
Bu yüzden Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)o geceyi sabaha kadar secdede dualarla geçirmiştir. (el-İknâ‛, Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/143)
Âişe(Radıyallâhu Anhâ)şöyle anlatmıştır: “Bir gece Nebî(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in yanında uyuyordum. Uyandığımda onu yanımda bulamayınca hayrete düştüm ve benim nöbetimde başka bir eşine gitmiş olabileceğini düşünerek kendisini onların odalarında aradımsa da bulamadım.
Sonra Fâtıma(Radıyallâhu Anhâ)nın evine gelip kapıyı vurdum: “Kim o?” denince: “Ben Âişe! Gecenin bu saati buraya Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)i aramaya geldim” dedim.
O zaman Ali, Hasen, Hüseynve Fâtıma(Radıyallâhu Anhüm)ile birlikte onu aramaya çıktık. “Nerede arayalım?” dedim. “Mescitte arayalım” dediler.
Orada bulamayınca Ali(Radıyallâhu Anh): “Nebî(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)ancak Bekî‛u’l-Ğarkad (denen Medîne mezarlığın)a gitmiştir” dedi.
Oraya gittiğimizde makberden bir nur yükseldiğini görünce Ali(Radıyallâhu Anh): “Bu Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in nûrundan başkası değildir” dedi.
Yanına vardığımızda onu secdede, kimsenin farkında olmaz bir halde ağlayarak:‘Onlara azap edecek olursan(bu Senin hakkın), çünkü onlar Senin kulların. Kendilerini bağışlayacak olursan da, şüphesiz ki Sen, ancak Sen Azîz’sin, Hakîm’sin”diyordu.
Fâtıma(Radıyallâhu Anhâ)onu bu halde görünce başında durup mübârek başını yerden kaldırarak: ‘Babacığım! Ne oldu sana, bir düşman mı saldırdı yoksa bir vahiy mi indi?’ diye sorunca: ‘Ey Fâtıma! Ne düşman geldi, ne de vahiy indi. Ancak bu gece berâat gecesidir. Allâh-u Te‛âlâ’dan taleplerde bulunuyorum’buyurdu.
Sonra: ‘Ey Âişe! Kıyâmet kopsa ben yine secdede olurum, Rabbimden isteklerde bulunurum ve şefaata çalışırım’buyurmasının ardından: ‘Eğer benim rızamı arıyorsanız secde yapın, dua ve yalvarışla bana yardımcı olun. Ey Ali! Sen de secde yap, insanları da çağır. Ey Fâtıma ve ey Âişe! Siz de secde yapın, çocukları da arayı(p onlara da secde ve dua yaptırı)n’buyurdu. Böylece hepsi de sabaha kadar, secdelerde ağlayıp sızladılar.”
Ey kardeşler! Bu rivayeti duyan bizler yalvarıp yakarmaya daha muhtacız, zira bizim günahlarımız haddinden aşkındır. Onlar bizim için ağlarken bizim kendimize ağlamamız ve bu mübârek gecede hem kendimiz, hem âilemiz, hem de tüm İslam ümmeti için dualarla sabahlamamız daha ziyade yakışır. (Ravzatü’l-ulemâ, Hobevî, Dürretü’n-nâsihîn, sh:251-252)
Birçok hadîs-i şerifte kulun Rabbine mânen en yakın olduğu yer olarak secde hali gösterilmiş ve o durumda çok dua yapılması tavsiye edilmiştir.
Dolayısıyla Beraat gecesi gibi bir yıllık o- layların belirleneceği bir gecede Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in o gece secdede yaptığı duaları, özellikle de içlerinden Cibrîl (Aleyhisselâm)ın secdede tekrarlanmasını emrettiği duayı öğrenip secdede yapmak, öldürülmüş bir sünneti ihyâya vaad edilen yüz şehit sevâbını kazandıracağı gibi, o gece yapılacak tüm duaların kabulüne de vesile olacaktır.
4) Ben hepinizi Allâh için çok seviyorum, onun için bir sene daha kazasız, belasız, sıhhat-ü âfiyetle yaşamanız, çoluğunuzla çocuğunuzla tam bir emn-ü emân içerisinde, Allâh-u Te‛âlâ’nın teminatı altında hayat sürelim için ben de siz de bu mübarek gecede mutlaka şu vazifeyi yapalım; 6 rekat kılıp, 3 Yâsin-i Şerîf okuyup, peşine vârid olan mühim bir duayı da 10 kere okuyalım.
Fakat bunun bir tarifi vardır, evliyâullâh bunu beyan etmiştir, şimdi o tarifi yazayım, iyi dinleyin, amel edin, ancak akşamdan sonra kılınacak namaz yatsıdan sonra da kılınabilir. 10 kere okunacak duayı Arapça bilmeyen Türkçe manasıyla da okuyabilir.
İmâm-ı ZebîdîveŞeyh Ahmed Dîrebî gibi birçok âlim ve fâzıl meşâyıh (Kaddesallâhu Esrârahüm) hazarâtı bu gecenin ihyâsı hakkında şu beyanda bulunmuşlardır:Allâhdostları içersinde halefin seleften tevârüs (verâset yoluyla nakl)ettiğine göre;
Her kim Beraat gecesi şu sayılanları yaparsa, o gece yaptığı bütün istekler kendisine verilerek murâdı hâsıl olur:
a)Akşam namazından sonra her rekatta bir Fâtiha ve altı İhlas Sûresi okuyarak altı rekat kılar,
b)Her iki rekatın selâmından sonra birer Yâsîn-i Şerîf okur,
Birincisinde ömrüne berekete niyet eder.
İkincisinde rızkına bereket ve belâları def etmeye niyet eder.
Üçüncüsünde ise insanlardan istiğnâ (muhtaç olmama) ve husn-ü hâtime (imanla biten güzel bir sona erişme)ye niyet eder.
c) En sonunda “Beraat gecesi duası” diye meşhur olan şu duayı on kere okur.
Bu duanın metni ve manası “Şa‛ban Risalesi”nin 172-175. sayfalarında zikredilmiştir, bunu mecbûren kitaptan okuyun, burada yazsam da aklınızda kalmaz.
Siz değerli cemaatimizin bir dahaki seneye kadar hayırlı uzun ömür ile yaşamanıza ve bütün sıkıntılardan, hastalıklardan ve şerli yazılardan korunmanıza çok önem veren bu fakir, bir gece uyuyup da bir sene boyu ağlamamanız için bu duayı, namazı ve sûresini mutlaka okumanızı tavsiye ediyoruz. Ayrıca duanızın kabulü için gerekli olan, ileride zikredeceğim şartları gözetmenizi önemle vasiyet ediyorum.
Beraat gecesinde yapılacak Abdülkādir-i Geylânî (Kuddise Sirruhû)gibi büyük velilere âit diğer bazı dualar “Şa‛bân Risalesi”nin 176-186. sayfalarında zikredilmiştir. Arapça bilmeyenler manalarını okuyabilir.
Çok muhteşem dualar, böyle gece bir daha bulunmaz, aman çok dua edelim ama duadan önce sağlam bir tevbe, varsa kul haklarını iâde, helal yemek, doğru konuşmak, Mevlâ Te‛âlâ’ya tam bir himmetle yönelmek, kalbin huzurunu temin etmek, kalp yumuşaklığını tahsil etmek, Allâh-u Te‛âlâ’ya karşı tam bir huşû, saygı ve boyun kırıklığı arz etmek gibi vazifelerimizi yerine getirelim ki kabul eserini görelim yoksa kabahati bu rivayetlere buluruz oysa esas kabahat bizdedir, ön hazırlık yapılmadan yapılan dualar reddedilir, biz polisin, savcının, hakimin, valinin huzuruna arz-u hal vermiyoruz, bütün padişahları bir damla sudan yaratanın huzurunda bulunuyoruz, hâcetlerimizi o yüce kapıya arz ediyoruz. Ona göre önce kendimize çeki düzen vermeli ve geride zikrettiğim vasıfları takınarak müracaat etmeliyiz ki kabûle şâyan olalım.
Duanın kabul edilmesi için gözetilmesi gereken şartlar, rukünler, vakitler, sebepler ve edeplerle ilgili mâlûmât “Şa‛bân Risalesi”nin 187-190. sayfalarında madde madde belirtilmiştir. Anahtarı bulmadan kapıyı açamayız, göreyim sizi edeplere riâyet edelim!
Rabbim bizi bütün kabul şartlarını yerine getirerek dualar yapabilmeye ve âcilen kabul eserlerini görebilmeye muvaffak eyleye! Âmîn yâ Rabbe’l-âlemîn! Âmîn!
5) Bu mübârek gecede dua ve istiğfar çok yapılmalıdır. Özellikle de erkek ve kadın müminler için mağfiret talep edilmelidir. Nitekim hadîs-i şerifte: “İnanan erkek ve kadınlar için istiğfar edenlere, her erkek ve kadın mümin sayısınca hasene ve sevap yazılır” buyrulmuştur. (Taberânî, Nebhânî, el-Fethu’l-kebîr, no:11403, 2/382)
Bâ husus ölüler unutulmamalıdır. Nitekim İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)danşöyle rivayet edilmiştir: “Bayram günleri, cuma günleri, âşûrâ günleri ve Beraat geceleri ölülerin ruhları kabirlerinden çıkarak evlerinin kapılarına gelirler ve: ‘Bizi hatırlayan biri var mı acaba? Bize rahmet okuyan kim var acaba? Bizim garipliğimizi aklına getiren de bulunur mu acaba?
Ey bizim evlerimize yerleşip içindekilerle geçinenler ve geniş odalarımızda ikāmet edenler! Biz ise en dar mezarlardayız. Bizim amel defterlerimiz dürülmüş, sizinkiler ise açıktır. Artık bizim yalnızlığımızı ve ihtiyacımızı düşünmeniz gerekmez mi?!’ derler.”(Zendûsî, Ravzatü’l-ulemâ, Risâle fi fedâili’l-eyyâmi’l-mübâreke, Reîsü’l-küttâb Mustafa Efendi, no:1166, vr:57)
Gerçekten ölülerimiz denize düşmüş “İmdat” diye bağıran biri gibi bizden hediye beklemektedir. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem):
«مَا الْمَيِّتُ إِلَّا كَالْغَرِيقِ الْمُتَغَوِّثِ يَنْتَظِرُ دَعْوَةً تَلْحَقُهُ مِنْ أَبٍ أَوْ أُمٍّ أَوْ أَخٍ أَوْ صَدِيقٍ، فَإِذَا لَحِقَتْهُ كَانَ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا فِيهَا، وَإِنَّ اللّٰهَ تَعَالٰى لَيُدْخِلُ عَلٰى أَهْلِ الْقُبُورِ مِنْ دُعَاءِ أَهْلِ الْاَرْضِ أَمْثَالَ الْجِبَالِ مِنَ الرَّحْمَةِ.»
“Ölü biri denize düşüp ‘İmdat’ diye bağıran boğulmaklık kişi gibidir. Babadan, anadan, kardeşten yahut bir dosttan gelecek bir dua bekler. Kendisine bir dua ulaşınca ona dünya ve içindekilerden daha sevgili olur. Şüphesiz Allâh-u Te‛âlâdirilerin dualarından ölülere dağlar gibi rahmetler ulaştırır”buyuruyor. (Beyhakî, Şu‛abü’l-îmân, no:9295, 7/16)
Ne olur geçmişlerimizi unutmayalım, anneme de çok dua edin, henüz Berzah âleminde yeni, Rabbim ona ünsiyet versin, seyyiâtını hasenâta tebdil eylesin, makamını cennet eylesin. Âmîn!
Geçen gün annemi ilk olarak rüyamda gördüm, beyazlar giyinmişti, bembeyaz libaslar içindeydi, sağ koluna yaslandım, süt pişiriyordu, süt ocak üzerine taştı. Hayra yordum, çünkü Mîrac dersinde zikredildiği üzere süt Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in fıtratı olan ilmi ve hilmi temsil etmektedir, taşması da bu vasıfların bolluğuna delalet eder. Rabbim mübarek eylesin.
Geçen hafta İbrahim Efendi bir rüya anlattı, iyi ki annem bana hurma vermemiş, çünkü ölüden bir şey almak iyiye yorulmaz, sonra ben de zaten bunaldım yanına gideyim istiyordum ama henüz vakit gelmemiş demek.
«اَللّٰهُمَّ أَحْيِنَا مَا كَانَتِ الْحَيَاةُ خَيْرًا لَنَا وَتَوَفَّنَا إِذَا كَانَتِ الْوَفَاةُ خَيْرًا لَنَا،
اَللّٰهُمَّ اجْعَلِ الْحَيَاةَ زِيَادَةً لِي فِي كُلِّ خَيْرٍ وَاجْعَلِ الْمَوْتَ رَاحَةً لِي مِنْ كُلِّ شَرٍّ.»
Rabbim şu mübarek gece hürmetine cümlemizi ve sevdiklerimizi hayat bizim için hayırlı oldukça yaşatsın, ölüm bize hayırlı olduğunda da öldürsün. Rabbim hayatımız bizim için hayırları artırmamıza vesile eylesin, ölümümüzü de bütün şerlerden kurtuluş yapsın. Âmîn!
6)Bu mübarek gece zaten kısa, neye yetecek?! Ama biz gayret edelim ,hiç konuşmaya vaktimiz yok, hemen işe koyulalım, bu gece Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e salevât-ı şerîfe okumayı ihmal etmeyelim.
Rasûlüllâh(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in bu konuda şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Beni hak Peygamber olarak gönderen Zât’a yemin olsun ki!Bu gece bana salevât okuyana tüm nebîlerin, rasüllerin, meleklerin ve insanların sevâbı ihsan edilir.” (Mişkâtü’l-envâr, el-Hobevî, Dürretü’n-nâsihîn, sh:250)
Bazı meşâyıhtan nakledildiğine göre: “Beraat gecesi şu salevâtı yüz kere okuyan kişi Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i rüyasında görme şerefine, dolayısıyla şefaatine nâil olur.” (Mültekadât, Enîsü’l-celîs hâmişi, sh:204)
Okunacak salât sîğası kısadır, metni “Şa‛bân Risalesi”nin 192. sayfasındadır. Rabbim vakitlerimize bereketler ihsan eylesin. Âmîn!