Hz. Âişe (r.anha) validemiz buyurdu ki:
“Resûlullah (s.a.v) bütün vakitlerinde Allah’ı zikrederdi.” (Tirmizi, Müslim, İbni Mace)
Bu hadis-i şerif, bütün hallerde Allahu Teâlâ’yı zikir, tesbih (subhanallah), tehlil (La ilahe illallah), tefekkür ve tahmidin (elhamdülillah) caiz olduğuna delildir.
Zikir yapılacağı zaman ağız kirli ise su ve istiğfar ile güzelce temizlemek lazım gelir. Çünkü kirli ağızla zikir yapmak mekruhtur. Fakat haram değildir. Tenha ve temiz yerlerde zikir yapmak, güzel koku sürünmek zikrin adabındandır. Zikrin şerefli yerlerde yapılması tercih edilir. Zikir, hutbe, namaz ve uyuklama halleri dışında her zaman, her yerde yapılabilir.
Cünüp ve hayızlıların kalplerinden Kuran okumaları ve Mushaf’a bakmaları caizdir. Yıkanmak istedikleri zaman zikir kastıyla Bismillah demeleri müstehaptır.
Hamamlarda zikir yapmak günah değildir, fakat Kuran okumak haramdır.
Abdestli olmayanın, cünübün, hayız ve nifaslıların kalp veya dil ile zikir yapmaları caizdir.
Zikredenin en mükemmel şekilde hazır olması için kıbleye karşı dönmek müstehaptır.
Huzur-ı kalp ile zikre devam edebilmek için dilin kalp ile beraber olması gerekir.
Zikirde kelime-i tevhidin medle uzatılarak okunması müstehaptır. (Lâ uzatılarak okunur.)
Zikir arasında verilen selama veya okunan ezana icabet etmek, görülen kötülüğü gidermek, yol sorana doğruyu tarif etmek, irşada layık olanı uyarmak, uyku geldiği anda uyumak amacıyla zikri kesip tekrar zikre dönmek müstehaptır.
Zikrin gece veya gündüz belli vakitlerde yapılması veya herhangi bir mazeretle yapılmadığı takdirde fırsat bulunduğu zaman okunması güzel olur. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor:
“Kim geceleyin hizbini veya hizbinden bir kısmını okumadan uyursa, bunu sabah namazı ile öğle namazı arasında tamamlasın. Bu takdirde, sanki gece (alışılmış vaktinde) okumuş gibi aynı sevaba nail olur.” (Müslim, Tirmizi)
Yüce Allah, Allah’ı çok zikreden erkeklerle, Allah’ı çok zikreden kadınlar için çok mağfiret, pek büyük ecir ve mükafat ihsan etmiştir. (Ahzab Sûresi, ayet 35)
“Zikrin en faziletlisi Lâ ilâhe illallah; duanın en faziletlisi de Elhamdülillah’tır.” (İbni Mace, Tirmizi)
Zikirlerin en hayırlısı Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet etmektir ki, bu kelime-i tevhiddir. Yani Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah demektir. Bu kelime ilm-i ledünün anahtarıdır. Buna sadık bir niyetle devam edeni Hz. Allah (c.c) ummadığı yerden rızıklandırır, ona bilmediklerini öğretir. Nitekim Resûl-i Ekrem (s.a.v) :
“Her kim bildiği ile amel ederse Hz. Allah ona bilmediklerini kendi katından öğretir. (Buhari)” buyuruyor.
Ya Rabbi, seni unutmaktan muhafaza eyle..
Kaynak: Miftâhu’r-Rüşd
“Resûlullah (s.a.v) bütün vakitlerinde Allah’ı zikrederdi.” (Tirmizi, Müslim, İbni Mace)
Bu hadis-i şerif, bütün hallerde Allahu Teâlâ’yı zikir, tesbih (subhanallah), tehlil (La ilahe illallah), tefekkür ve tahmidin (elhamdülillah) caiz olduğuna delildir.
Zikir yapılacağı zaman ağız kirli ise su ve istiğfar ile güzelce temizlemek lazım gelir. Çünkü kirli ağızla zikir yapmak mekruhtur. Fakat haram değildir. Tenha ve temiz yerlerde zikir yapmak, güzel koku sürünmek zikrin adabındandır. Zikrin şerefli yerlerde yapılması tercih edilir. Zikir, hutbe, namaz ve uyuklama halleri dışında her zaman, her yerde yapılabilir.
Cünüp ve hayızlıların kalplerinden Kuran okumaları ve Mushaf’a bakmaları caizdir. Yıkanmak istedikleri zaman zikir kastıyla Bismillah demeleri müstehaptır.
Hamamlarda zikir yapmak günah değildir, fakat Kuran okumak haramdır.
Abdestli olmayanın, cünübün, hayız ve nifaslıların kalp veya dil ile zikir yapmaları caizdir.
Zikredenin en mükemmel şekilde hazır olması için kıbleye karşı dönmek müstehaptır.
Huzur-ı kalp ile zikre devam edebilmek için dilin kalp ile beraber olması gerekir.
Zikirde kelime-i tevhidin medle uzatılarak okunması müstehaptır. (Lâ uzatılarak okunur.)
Zikir arasında verilen selama veya okunan ezana icabet etmek, görülen kötülüğü gidermek, yol sorana doğruyu tarif etmek, irşada layık olanı uyarmak, uyku geldiği anda uyumak amacıyla zikri kesip tekrar zikre dönmek müstehaptır.
Zikrin gece veya gündüz belli vakitlerde yapılması veya herhangi bir mazeretle yapılmadığı takdirde fırsat bulunduğu zaman okunması güzel olur. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor:
“Kim geceleyin hizbini veya hizbinden bir kısmını okumadan uyursa, bunu sabah namazı ile öğle namazı arasında tamamlasın. Bu takdirde, sanki gece (alışılmış vaktinde) okumuş gibi aynı sevaba nail olur.” (Müslim, Tirmizi)
Yüce Allah, Allah’ı çok zikreden erkeklerle, Allah’ı çok zikreden kadınlar için çok mağfiret, pek büyük ecir ve mükafat ihsan etmiştir. (Ahzab Sûresi, ayet 35)
“Zikrin en faziletlisi Lâ ilâhe illallah; duanın en faziletlisi de Elhamdülillah’tır.” (İbni Mace, Tirmizi)
Zikirlerin en hayırlısı Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet etmektir ki, bu kelime-i tevhiddir. Yani Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah demektir. Bu kelime ilm-i ledünün anahtarıdır. Buna sadık bir niyetle devam edeni Hz. Allah (c.c) ummadığı yerden rızıklandırır, ona bilmediklerini öğretir. Nitekim Resûl-i Ekrem (s.a.v) :
“Her kim bildiği ile amel ederse Hz. Allah ona bilmediklerini kendi katından öğretir. (Buhari)” buyuruyor.
Ya Rabbi, seni unutmaktan muhafaza eyle..
Kaynak: Miftâhu’r-Rüşd